Ana içeriğe atla

Kayıtlar

TARİH ÖNCESİNDE VE SONRASINDA YAŞAYAN TOPLUMLARIN KÜLTÜR VE PEDAGOJİSİ

8 TARİH ÖNCESİNDE VE SONRASINDA YAŞAYAN TOPLUMLARIN KÜLTÜR VE PEDAGOJİSİ Bilim başka söylese de kitabî dinler insanlığın başlangıcını ilk insan ve peygamber olan Adam ile izah eder. Âdem”e de bizde de olduğu gibi zekâ, içgüdü ve refleks davranışlarla irade, akıl öğrenebilme yetenekleri de verilmiştir. Yani bugünkü insanın ilk örneği olmuştur. Allah, yarattığı insana kendine inanması ve toplumda nasıl davranması ile ilgili bir takım kurallara uymasını da istemiştir. Bu istek, din denen kavramı oluşturmuştur. Bu anlamda din, Allah tarafından bildirilen, peygamberler aracılığı ile insanlara duyurulan ve hayatı bütünüyle kuşatan ilâhî emir ve yasaklardır. Öyleyse insanların kendi bilgi ve görüşleriyle ortaya koydukları kurallar din değildirler. PEYGAMBERLER DÖNEMİ Pedagojinin/eğitimin peygamberlerle nasıl bir ilgisinin olduğu düşünülebilir. Peygamberler tarihi incelendiğinde ve kutsal kitapların bildirdiğine göre peygamberlerin insanları Allah”ın gösterdiği yolda hareket
En son yayınlar
7 A. TARİH ÖNCESİNDE YAŞAYAN İNSANLARIN MEDENİYETE KATKILARI Tarih öncesi çağ, arkeolojik kaynaklara göre M.Ö. 50-60 bin yıllarından başlayıp yazının icadı olan 4000 yılına kadar devam bir zaman dilimidir. İnsanlık tarihinin yaşadığı en ilkel ve fakat en uzun dönemidir. Bu dönemde ateş, tekerlek, kesici ve delici aletler olmak üzere birçok alet yapılmıştır. Medeniyet tarih öncesinde kurulmaya, bilhassa Sümerlerin yazıyı icadıyla gelişmeye ve genişlemeye başlamış ve bu gelişme ve genişleme günümüze kadar devam etmiş, ileriki zamanlarda da devam edecektir. Acaba, bugünün insanlarının uzaya çıkabilme seviyesine ulaştığı bilim ve teknolojilerin medeniyete katkısı mı daha önemli yoksa ayağına ilk defa ayakkabıyı giyen; ateşi ve yazıyı bulan ve bunun devamında adım adım ilerleyerek yapılan icat ve keşifler mi daha önemlidir? Öncelikle bu sorunun cevabını bulabilmek için başlangıcından itibaren günümüze kadar ulaşan kültür başlığı altında toplayabileceğimiz icat ve keşifleri bilmekte
6 TARİH ÖNCESİ ÇAĞLARDAN GÜNÜMÜZE EĞİTİM MEDENİYET VE PEDAGOJİ Pedagoji tarihi, esas itibarı ile medeniyet tarihidir. Zira medeniyete ilişkin bütün yaşama standartlarını icat eden, keşfeden ve geliştiren insanlar daha en başında doğayı, olayları, kendini ve diğer insanları doğru okuyan insanlardır. Hatta tesadüfleri bile değerlendirebilmek ve bundan sonuç çıkarmak, elde etiği sonuçları geliştirmek de insana mahsus yetenektir. Allah, kâinatı her ne yolla yarattı ise Dünya”yı bir taş, toprak ve kaya yığını hâlinde ve bunların arasında saklanmış çok çeşitli maden cevherlerini de yarattığı muhakkaktır. Bu taş ve kaya yığınını güzelleştirmek, düzgünleştirmek ve yaşanabilir hâle getirmek için de güneş, hava ve su gibi en elzem unsurları yarattıktan sonra bitkileri, hayvanları ve en sonunda da insanı yaratmış olmalıdır.  Bitkiler ve hayvanlar içinde yaşadıkları doğal şartlara az-çok uydurarak değiştirseler de özünde varlıklarını çevre ortamlarını değiştirmeden, düzenlemeden aynen d
5 A.PEDAGOJİNİN ANLAMI, UYGULAMALARI VE TARİHÎ GELİŞİMİ Pedagoji teriminin kaynağı TDK sözlüğünde ve bazı tanımlarda pedagoji terimi,  ilm-i terbiye ve eğtimbilim olarak tanımlanmaktadır. R. Arkın 1952)”a göre eğitimbilim (pedagoji) dar anlamda eğitim ve öğretim bilimi, geniş anlama eğitim ve öğretimle ilgili bütün olayların ve cereyanların eğitim vasıtalarının ve teşkilatının araçlı veya araçsız eğitsel ölçülerin bilimi demektir.” Yazar, bu tanımı yeterli bulmayarak, “… çünkü eğitsel (didaktiğe, metot meselelerine ait) kaide ve hükümler her şeyden önce pedagojinin pratik cephesine taalluk eder. Onun için eğitim bilimi, şu şekilde tarif etmek de mümkündür: Eğitim sistemlerini inceleyen ve çocukların bedensel zihnî ve ahlakî terbiyeleri için fizyoloji, psikoloji ve toplumbilim –sosyoloji- gibi bilimlerin görüşlerinden faydalanarak yollar araştıran ve metotlar bulmaya çalışan bilim.” Pedagoji teriminin manasını açıklayabilmek ve anlatabilmek için başlangıç tarihine kısaca göz
4 KÖTÜ ÖRNEKLER Bir iki örnek inceleyelim: Aşağıdaki resmin yer aldığı kitabın nasıl bir ders kitabı ol­duğunu hâla merak etmediyseniz, Uygur sarayının üst katını gösteren aşağıdaki resmi in­celeyiniz.   Aşağıda Millî Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş çıraklık merkezleri eğitimi Türkçe ders programında verilen bir örnek. Sadece bir bölüm alınmıştır . Örnek çok ama bir kaçını alalım: [1] 1. Millî Eğitim Bakanının bu programı imza ettiğine göre 16 yaşına gelen bir genç kızı nasıl tanımlaya­cağımızı da göstermiş: On altısına basmış, boy atmış, bakışları dişileşmiş esmer kı­zına, fırçalanmamaktan paslı bakır rengine çalan koca koca, yüksük kalın­lığında bir sıra dişlerini gösterip sı rıta­rak: 2. Komşunun 16 yaşındaki genç kızına ne demeli: Hacıağanın kızı çevresinde ün salmıştı. Komşular " Kabak çi­çeği gibi açıldı. Ne malmış meğer!" diyorlardı. 3. 16 yaşındaki genç kız annesine ve babasına nasıl dav­ranmalı: İkinci sene pl